Neden Çözüm Gazeteciliği?
Gazetecilikteki hâkim değişim teorisi, toplumsal sorunlara dikkat çekmenin reformları da beraberinde getireceği şeklindedir. Gazeteciler bir nevi muhbir görevi görür ve yanlışları ortaya çıkarırlar fakat bunun ötesinde pek bir rolleri yoktur.
Biz bu değişim teorisinin yetersiz olduğuna inanıyoruz.
Gazetecilerin yanlışları belirtmekle yetinmesi, toplumun daha iyi kanunlar koymasını ya da doğru düzgün bir idare sağlamasını umması giderek yetersiz kalmaktadır. Dünyanın sorunları fazlasıyla karmaşık ve hızla değişiyor. Daha iyi bir topluma şekil verebilecek, güçlü, sağduyulu aktörler olabilmek için insanlar, sorunlara verilmiş güvenilir tepkilerden örnekler duymalılar. Bu bağlamda, gazetecilik geleneksel rolünü genişletmeli, kronikleşmiş toplumsal marazlara verilen uyarlanabilir tepkilere ışık tutmalı. Yoksa çözüm gazeteciliğini neden yapalım ki?
Buna sadece iyi gazetecilik de diyebiliriz.
Sloganımızda “Hikâyenin tamamı” dediğimizi fark etmiş olmalısınız. Biz çözüm gazeteciliğinin var olan gazeteciliği daha doğru ve eksiksiz kıldığına inanıyoruz. Toplumsal sorunlara verilen tepkileri ele almakta başarısız olan gazetecilik, gerçeğin kusurlu ve taraflı bir görünümünü yansıtır ve bu da topluma gerçekten zarar verebilir. Gazeteciler, sürekli sorunların altını çizip onlara verilen tepkileri göz ardı ettiklerinde insanların bir şeylere karşı gelemediğine ya da daha iyisinin nasıl yapılacağını bilmediklerine dair yanlış bir algının taşıyıcısı olurlar.
Çözüm gazeteciliği okurun kurduğu bağı kuvvetlendirir.
Çözüm hikâyeleri sıklıkla CSI ya da House gibi televizyon dizilerine benzer bir “nasıl çözdüler” prensibiyle yapılandırılmıştır: Birileri haber değeri taşıyan sonuçlar almayı başarmıştır; diğerlerinin yapmadığı neyi yapmış olabilirler? Doğru yapıldığında hikâye anlatıcılığına bu şekilde yaklaşmak okurun ilgisini çekmeyi ve korumayı sağlayabilir. Çözüm hikâyelerinin sosyal medyada paylaşılması daha olasıdır. Bunun sebeplerinden biri de dinleyicilerin kendilerini daha güçlü hissetmelerini, dikkatlerinin daha az dağılmasını ve soruna karşı daha az duyarsız ya da alaycı olmalarını sağlamasıdır. Bu çıkarım sosyal bilimler araştırmalarıyla olduğu kadar bizim Merak Uyandıran Haberler Projesi ile birlikte destek verdiğimiz araştırma tarafından da desteklenmektedir.
Bu bir etki yaratabilir.
Çözüm gazeteciliği, farklı kurumların sorunlara nasıl yaklaştıklarını göstererek kamu söylemini geliştirebilir. “Şeklinde belirtti, söyledi,” diye bas bas bağırmak yerine, birçok örnekte gördüğümüz üzere çözüm odaklı gazetecilik daha çok yapıcı ve daha az bölücü diyaloğun başını çekebilir. Kişiler sırf siz sorunlarına dikkat çektiniz diye değişmez. Onların değişim için rol modellerine ihtiyaçları vardır; toplumların da öyle.